
Alanya Belediye Tiyatrosu’nun düzenlediği ‘Ustalarla Söyleşi’ programının ikinci konuğu tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu Altan Erkekli oldu.

Alanya Kültür Merkezi’ndeki (AKM) söyleşide vatandaşlara hitap öden usta tiyatro ve sinema oyuncusu Altan Erkekli, sanatın bütün kötülükleri aşacağını söyledi. Çocukken inşaat mühendisi olmayı istediğini belirten Erkekli, “Çocukken aklım fikrim hep inşaatlardaydı. Resim işi çalışmalarımda bile hep inşaatları çizerdim. Bir gün öğretmenim, ‘Altan arkadaşların deniz, çiçek çiziyor. Sen başka bir şey görmüyor musun’ diye sordu. Ben inşaatları görüyorum dedim. İlkokul bitti. Babam, ‘Bu çocuk mutlaka İngilizce öğrenmeli’ dedi. O zaman yabancı dil için bir tek Maarif Koleji vardı. Bana Diyarbakır Maarif Koleji var, gider misin’ dediler. Giderim dedim. Ben o zamanlar cumartesi, pazar günleri annemi, babamı görebileceğimi sanıyorum. Bir gün ‘Çocuklar okulda mahsur kaldı. Öğrencilere bir eğlence tertip edelim’ dediler. Tiyatro tertiplendi. Sıra en son bana geldi. Sahneye çıkınca taklitler yaptım. En son da müdürün taklidini yaptım. Herkes gülmekten yıkılıyor ama müdür kıpkırmızı. Ben sanıyorum ki salondaki ışık müdüre vurmuş. Üç gün sonra tatil bitti. Etüde gireceğiz. Defterlerimi arıyordum. Koridorda ıslık çalarak ilerliyordum. Birden enseme bir tokat yedim. Bir baktım ki müdürmüş. Bana, ‘Koridorda ıslık çalmanın yasak olduğunu bilmiyor musun’ dedi. Saçımdan tuttu. ‘Şimdi ben senin taklidini yapayım’ dedi ve bana pata küte girişti. Esen adında bir öğretmenim vardı. Esen öğretmen öğrencilere bilet alıyor, onları tiyatroya götürüyordu. Bir gün bana, ‘Gelişmiş ülkeler yollar, köprüler, binalar yapıyor. Bizim gibi ülkelerde insani ilişkilerin gelişmesi lazım. Bunun yolu da sanat. Gel seni tiyatrocu yapalım’ dedi. Öyle başladık” diye konuştu.

“Sinemadaki tanınmışlığım ‘Vizontele’ ile oldu”
Tiyatro öncesinde televizyonla bağı olup olmadığı sorulan Erkekli, “Televizyonda seslendirme yapıyorduk. Ben Susam Sokağı’nda Edi’ydim. O zamanlar seslendirme çok önemliydi. Marketten sigara almak istediğimde oradaki kişi bana, ‘Abi bir kovboy yap da öyle vereyim’ derdi. Ben de hemen, ‘Haydi Jim atlara’ derdim. Birkaç televizyon dizisinde oynadım. İlyas Salman’ın ‘Dolap Beygiri’ filminde tuvalette rüşvet alan bir memuru oynadım. Yine ’80. Albüm’ adlı bir filmde oynadım. Sinemadaki tanınmışlığım ‘Vizontele’ ile oldu.

O sahneden sonra başkan gelmiş
‘Vizontele’ çekilirken kendisinin pek tanınmadığını belirten Erkekli, “Vizontele çekilirken tiyatro seyircisi az olduğu için tanınmıyorum. Diğer oyuncular televizyon yıldızı olduğu için tanınıyor. Bir gün çarşıda yürüyoruz. Gazeteciler de var. Ben yürürken arkada kaldım. Belediye başkanına ‘Altan Erkekli ile yürü’ diyorlar ama başkan benimle yürümek istemiyor. Bu sırada halk benim hakkımda konuşuyor. ‘Ya şu arkadaki adamın adı Altan Erkekli mi, Altan Erkeklik mi neymiş’ diyorlar. Filmde ‘Zeki Müren de bizi görecek mi’ repliğinin bulunduğu sahneyi çektik. Soyunmaya gidiyordum. Gerçek belediye başkanı bana geldi ve ‘Başkanım bir çay içelim’ dedi” ifadelerini kullandı.
“Nerede yaşıyorsak orada olmalıyız”
Oyuncuların tanındıktan sonra değişip değişmeyeceğiyle ilgili soruyu da cevaplayan Erkekli, “Oyuncuların değişime girmelerini doğru bulmuyorum. Bizler nerede yaşıyorsak orada olmalıyız. Bunun yolu siyah gözlükler şapkalar takıp, ‘Çekme kardeşim’ olmamalı. Ben elbette otobüse bineceğim. Orada belki rolümde kullanacağım bir lafı öğreneceğim. Hayatın içinde olmazsam ben hayattan bir şeyleri nasıl yansıtacağım” dedi.

“İyi insan olacağız”
Sosyal medyayla ilgili soruya da cevap veren Erkekli, “Tahammül sınırımız çok uçlarda. Bu vatan hepimizin. Birbirimize aşık olmak zorunda değiliz ama birbirimize saygı duymak zorundayız. Japonya’da sadece 3 yıl çocuklara saygı öğretiliyor. Bizim çok iyi marangoza, AR-GE uzmanına da sanatçılara da ihtiyacımız var. Bu coğrafyanın insanları iyi kalpli, eli açık ama birden ipleri de koparabiliyor. Bunun için sanatı yaygınlaştırmak gerekiyor. Hayat birden giden bir şey. Biz insanlara sadece iyilikleri bırakacağız. Bunun için iyi insan olacağız. İnsana yatırım yapmak lazım. İnsana yapılan yatırım size mutlaka geri dönecektir” diye konuştu.
“Ben bu işi noktalarım dedim”
Tiyatroyu bırakma aşamasına gelip gelmediğiyle ilgili soruyu yanıtlayan Erkekli, “’İnadına Yaşamak’ adlı oyun 5 yaşanmış öyküyü anlatıyor. Bu oyun iki Yunanlı balıkçı arasında geçen bir öyküyle noktalanıyor. Bu iki Yunanlı balıkçının arasında oturan Halil Dayı birden rakıyı kaldırıp içiyor. Halil Dayı kafası atınca teknesine atlayıp Sisam’a gidiyor. Sahil muhafaza önünü kesiyor. Sahil muhafazadakilere, ‘Ne olacak? Ben buradayım’ diyor. Ben bu sahnede alkışlar olacak diyorum. Bakıyorum tık yok. Alkışlamaları lazım diyorum. Ben sonra dedim ki, bu kadar anlatamıyorsak, ben herhalde bu işi noktalarım dedim. Telefonla kulisi aradım. Bana salonda 70 kişi var dediler. Kendime bunlar da o oyunun üzerine tuz biber olurlar dedim. Neyse oyun başladı. Kahkahalar, alkışlar kopuyor. Bana sanki salonda 70 değil, 700 kişi var gibi geliyor. Bu insana koşturma, sevinç veriyor. Oyun bitti alkışlar geldi. Ben de seyircilere, bir dakika, alkışlamayın. Siz bana yaşama sevinci verdiniz dedim” ifadelerini kullandı.
“Biz isteyeceğiz ki yapılsın”
Sanatın bütün kötülükleri aşacağını aktaran Erkekli, “Biz Yunus Emre’lerin, Mevlana’ların yaşadığı coğrafyanın çocuklarıyız. Özel günlerde sevdiklerimize çiçek alıyoruz ama bir kez bir tiyatro bileti alalım. Bu ülkede her 100 kişinden sadece bir kişi tiyatroya gitmiş. Biz tiyatroda kötülük sunmuyoruz. Yalnızca sanat için yapılan merkezler olmalı. Anaokulunun gösterisi ile kasaplar derneğinin toplantısı aynı yerde olmamalı. Tiyatro, opera, bale ayrı yerde olmalı. Biz isteyeceğiz ki bunlar yapılmalı” diye konuştu.
“Çocukların hayallerini kırmayın”
Tiyatronun bütün mesleklerin önünde giden bir meslek olduğunu vurgulayan Erkekli, “Çocukların meslek seçimi konusu geldiğinde ailelerde ‘Tiyatrocular sürünüyor’ düşüncesi var. Aileler, çocuklarına, ‘Başka bir mesleğin olsun ama tiyatroyu da yaparsın’ diyor. Çocuklarınızın önünü kesmeyin. Tiyatro babadan oğla geçen bir kraliyet değil. Tiyatro bir meslek değil diye çocukların önüne bunu koyarsanız tiyatroya ayıp edersiniz. Çocukların hayallerini kırmayın” dedi.
